DERSİM’İN ŞECERESİ (II) SEYFİ CENGİZ
TZANİLER’İN
ÜLKESİ:
TZANİCA (ESKİ DERSİM, ÇANESTAN), DAHA ESKİDEN HALDİYA ADIYLA BİLİNEN ÜLKEDİR
Tzanlar’ın ülkesinden Tzanica olarak sözeden Bizans tarihçisi Procopius,
Xenophon’un Tzanlar’ın ülkesini yanlış tarif ettiğini, onu Trabzon’a sınır
göstermekle yanıldığını söyler. Onun aktardığına göre Trabzon ile Tzanlar’ın
ülkesi arasında gerçekte geçilmez dağlar ve geniş bir bölge vardı. Tzanlar
(Saniler), en eskiden beri Karadeniz kıyılarından çok içerde, modern Çoruh
Nehri (eskiden Boas Nehri) ve İspir dolaylarında oturuyorlardı. Dolayısıyla
Tzanlar, Procopius’un tarifine göre, başlangıçtan beri Ermeniler’le komşu
idiler.
Procopius, Çoruh Nehri kaynaklarının Tzanica’daki İspir çevresinde olduğunu, bu
nehrin burdaki Tzanika dağlarından doğup Lazica (Colchis)’da Karadeniz’e
döküldüğünü yazmaktadır.
Tzanlar Bizans imparatoru Justinian (527-565) zamanına kadar bağımsız
yaşadılar. İlk kez Justinian zamanında ve 530 yılı civarındadır ki onlara
Bizans hakimiyeti ve bunu takiben de Bizans eliyle Hiristiyanlık dayatıldı.
Agathias, Tzanlar’ın Karadeniz güneyindeki Trabzon yakınında yaşadıklarını, zaman
zaman Pontus ve çevresine, Ermenistan içlerine talan akınları yaptıklarını
yazar. Bizans’ın Tzanika’yı istila, işgal ve ilhak etmesini, onların yağma
akınlarına bağlar. Bizans’ın Tzanica istilası, onun anlatımına göre Colchis
(Lazistan)’ten hareketle yapılır. Theodorius ve Rize kentlerinde karargah kuran
Bizans ordusu, bu kentlerden yola çıkarak Tzanica’yı istila eder. Bu istila
binlerce Tzani’nin öldürüldüğü bir katliamla başarılır. Böylece o tarihe kadar
bağımsız yaşayan Tzaniler’e Bizans tarafından ilk kez boyun eğdirilir.
Tzanlar, eski dönemlerde Ardasa ve Gümşhane’den Hemşin’e kadarki bölgede, tüm
Parhar zincirinde, Çoruh ve Kelkit (Gayl) vadilerinde yaşadılar. Adontz’a göre
Tzanika, Çoruh ile Karadeniz’in kıyı şeridi (Trabzona kadarki) arasında yeralan,
Parhar zincirini içeren dağlık bir eyaletti. Çoruh vadisinde Sasani Ermenistanı
ile, Tayk eyaletinde Hars ile sınırdı. Ermenistan ile Tzanika’yı ayıran sınır
ise Parhar (Bolhar?) dağları zinciriydi. Bu dağların güneyine düşen Satala
(modern Sadak), Bayburt ve Koloneia (Koyulhisar) Ermenistan’a dahillerdi.
Adontz’a göre sonraki dönemlerin Eğer eyaleti, Tzanika (Canet)’yı da içine
alıyordu. Eğeria, Karadeniz’in Abhazya’dan Trabzon’a kadarki tüm doğu kıyısının
adıydı.
Tzanlar’ın ülkesini Chaniuk adı altında Pontus’a yerleştiren ünlü Ermeni
tarihçisi Moses Khorenatsi, Tzanica ve Haldiya (Khaltik) özdeşliği kurar. Prof.
Adontz da ikisinin örtüştüğünü yazar. Daha eskiden Haldiya (Khaldiya) adını
taşıyan bu toprakların sonraları Tzanika adını aldığını, Tzanika denen ülkenin
daha gerilerde Haldiya (Khaldiya) diye bilinen bir ve aynı ülke olduğunu,
onunla tamamen örtüştüğünü söyler.
Tüm bu bilgilerden ve tariflerden çıkan sonuç Tzanika’nın, Pontus veya Colchis
ile değil, gerçekte eski Haldiya ile örtüştüğüdür.
Tzanika, daha eskiden Haldiya (Chaldia) diye bilinen ülkedir. Haldiler, ünlü
Urartular’dır. Haldiya adı Urartular’dan kalmadır. Urartu yıkılışından sonra
dağlara sığınan hakiki Urartulular, bu tarihten sonra kendi baş tanrıları
Haldi’nin adıyla Haldiler diye bilindiler. Yerleştikleri dağlık ülke ise
Haldiya adını taşıdı.
Kaynakların önemli bir bölümünde Tzanlar’dan eski bir Pontus ve/veya Colchis kavmi
olarak sözedilmesi, Tzanlar’ın genişçe yayılmasından, çok eskiden beri asıl
Tzanica’ya komşu bu bölgelerde de varolmalarından ileri gelmektedir. Bunun
nedeni şu ya da bu nedenle etrafa doğru göçleri veya sürülmeleri olabilir.
Sözkonusu kaynakların onlarla ilk kez asıl Tzanica’nın kendisinden çok,
Tzanica’ya komşu bu topraklarda karşılaştıkları anlaşılmaktadır.
Amasya Tarihi’nin yazarı da kendi kaynaklarına dayanarak Çanlar’ın eski bir
Pontus kavmi olduğunu, daha İskender istilası öncesinde (Pontus kırallığı
öncesinde) burada yaşayan kavimlerinden biri olduğunu söyler. Hatta Pontus
kırallığının (337-63 M.Ö)
başkenti Amasya’nın eski adı olan Harşene sözcüğünün bu halkın adından
kaldığını kayddeder. Onun Çanlar dedikleri Tzanlar’dır. Tzan adıyla Türkçe
söylenişte Çan (Can), Farsça ve Arapça’da Çin veya Sin şeklinde karşılaşırız.
Kadri Kemal Kop, Çanlar (Tzanlar)’ın bu bölgedeki varlığının Truva Savaşı kadar
gerilere dayandığını öne sürer.
Amasya Tarihi’nin yazarı Hüseyin Hüsameddin ve Kadri Kemal Kop, antik Pontus
kırallığı yöneticilerini Çanlar (Tzanlar)’la ilişkili gibi görmektedirler.
1204 yılında Bizans hanedan evi Comnenler tarafından kurulan Trabzon Devleti’nin
kurulduğu topraklarda da Çanlar (Tzanlar), Haldiler, Lazlar ve başka halklar
yaşıyordu.
Danişmendler’in bu bölgede hakimiyet kurmasını takiben Trabzon ve çevresi bu
bölgenin eski halklarından Çanlar’ın adıyla Canik (Canit) diye bilindi. Canik
adını alan bu eyaletin başta gelen kenti Trabzon’du. Amasya, Kastamonu, Samsun,
Ordu, Giresun ve Sinop da bu eyalete dahillerdi. Kısacası Canik adını alan bu
eyalet bu sırada kabaca antik Pontus ile örtüşüyordu. Trabzon Rum Devleti bu
eyalette kuruldu ve yaklaşık aynı kentleri içerdi. Kirzioğlu’nun Kars Tarihi’nde
yerverilen bilgilere göre daha önce Colchis adını taşıyan Lazika’nın da Canet
(Rize-Acara arası) adıyla bilindiği dönemler olmuştur.
Böylece asıl Tzanika’nın yanısıra komşusu Pontus ve Colchis (Lazistan)’in de
Tzanlar’ın adıyla Canik ya da Canet adını taşıdıkları dönemler olmuştur. Bu
durum Tzanlar’ın bir vakitler Pontus, Colchis ve asıl Tzanica sathında önemli
bir varlık olduklarına işaret etmektedir.
Danişmendname’de Trabzon Rum Devleti topraklarına ‘Canik Eli’ denmektedir.
Başkenti Kastamonu olan Çobanoğulları (Çobaniler, 1080?-1309) ile onların
yerini alan Çandar-Oğulları (1309?-1461) beylikleri de kabaca Canik denen
topraklarda veya bu toprakların bir kesimi üzerinde kuruldular.
Çandar-Oğullarının adları bence Çan adından gelmedir (Çan-dar). 1341-48 yılları
arasında Akkoyunlular Çanlar’la ittifak haline Trabzon Rum Devleti üzerine
akınlar yaptılar. Bu devletin sınırlarındaki Canik Beyliği ile
Taceddin-Oğulları Beyliği bu akınlar sürecinde doğdular. 1456’da ise Safevi
Şahı Cüneyt, kaynakların ‘Rafıziler’ dediği yandaşları (içlerinde Çanlar da
vardı) ile birlikte Trabzon Devleti üzerine yürüdü. Trabzon Devleti’nin çağrısı
ile üstüne Osmanlılar’ın Rum (Sivas eyaleti) valisi Hızır Paşa yollandı. Geri
çekilmek zorunda kalan Şah Cüneyt Akkoyunlu Uzun Hasan’a sığındı.
Safevi-Akkoyunlu ittifakı bu sırada başladı.
Osmanlılar döneminde Canik’in sınırları biraz daha farklı görünür. Cevdet Türkay’ın
yayınladığı Osmanlı kayıtlarında Canik Sancağı, Samsun’un yanısıra Bafra,
Kavak, Akçay, Ünye, Satılmış ve Erim kazalarını içermektedir.
SEYFİ CENGİZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder