1 Mayıs 2014 Perşembe

DERSİM’İN ŞECERESİ (V) SEYFİ CENGİZ

DERSİM’İN ERMENİSTAN’A İLHAKI
Eski Urartu topraklarının bir bölümünün Ermenistan olarak adlandırılması Akamenler’in hakimiyeti zamanına rastlar.
Akamen kıralı Darius, tahta çıkar çıkmaz kendi impartorluğunu 20 eyalete böler. M.Ö. 520 yılı dolayına ait Behistun yazıtında, ayrıca Persepolis (Xerxes’e ait) ve Nakşi-Rustem yazıtlarında bu bölümleme hakkında bilgiler verilmektedir.
Bu eski Persçe yazıtlardan yararlandığı sanılan Heredot’un naklettiği listede, Ermenistan, Akamen imparatorluğunun 13.üncü eyaleti içinde gösterilir (Bk. Heredotus, III. Kitap, s. 119-23).
Ermenileri Akamen imparatorluğunun 13.üncü eyaletinde gösteren Heredot, Urartular’ın kalıntılarını Alarodlar adı altında Matieniler ve Saspiriler ile birlikte 18.inci eyalette (Aşağı Aras’tan Urmiye Gölü’ne kadar uzanan bölge), Tzaniler’i (Dersimliler) ise Macronlar adı altında Moschi, Tibareni, Mossynoeci ve Mare(s)ler ile birlikte 19.uncu eyalette göstermektedir.
Açık ki, Akamenler döneminde tarihi Dersim coğrafyası (Tzanika, Çanestan) henüz Ermenistan’a dahil değildi.
Kaldı ki, Heredot’un aktardığı bölümleme Ermenistan’ın o tarihteki sınırları hakkında net bir fikir vermiyor. Sözkonusu bölümlemenin etnik sınırlardan çok vergisel esaslara dayandığını, bir seri farklı aşireti ve halkı birlikte gruplandırdığını düşünenler vardır.
Kısacası Heredot’un sözünü ettiği Akamenler’in 13’üncü eyaletinin sınırlarını asıl Ermenistan’ın etnik hudutları olarak görmek hatalı olur.
M.Ö. 401/400’de onbin Yunan askerinin başında Babil’den Karadeniz kıyısına çekilişi sırasında Xenophon’un yaptığı Ermenistan tarifi var bir de. Bu yürüyüşün öyküsünü anlattığı Anabasis adlı kitabında onun Ermenistan dediği coğrafya Botan Suyu batısında Akamenler’in valisi Orontes’in yönettiği bölgedir. Bu bölgenin Toros kuzeyindeki kesimi o sırada Orontes’in yardımcısı Tribazus tarafından yönetilmektedir. Xenophon, Tribazus’un yönettiği bu parçaya onu asıl Ermenistan’dan ayırt etmek için Batı Ermenistan diyordu.
Asıl Ermenistanı bu adla bilinen diğer parçalardan ayırt etmek önemlidir.
Ermenistan adından ilk sözeden kaynakların başında yukarıda sözünü ettiğim Akamenlere ait eski Farsça yazıtlarla Xenophon’un Anabasis’i gelmektedir.
‘Ermenistan’ adının ilk kez İran nüfuzu döneminde görünmesi, bu adın İrani bir ad olduğuna yorumlanabilir. Ama bu adın orijini henüz bilinmiyor.
Ermenistan, en başından beri bölünmüş veya bölünerek yönetilmiş bir coğrafyadır. Xenophon’un M.Ö. 401/400 tarihindeki ünlü uzun yürüyüşü sırasında da, bu tarihten sonra da genelde tanık olunan parçalı bir ülke olmasıdır.
Bu bölünmüşlük Makedonlar zamanında da sürer.
M.Ö. 200 veya 190 yılı dolayında Makedon vasalları Zariadris ve oğlu Artaşes arasında iki ayrı prensliğe bölünmüş haldedir. Makedonlar sonrasında ise ilkin Partlar’la Romalılar, M.S. 387/8’de de Romalılar ile Sasaniler arasında ikiye bölünmüştür.
Ermenistan, Bizans ve Arap hakimiyetleri döneminde de, hep bölünerek, bazen iki, bazen üç, hatta daha fazla parça veya prenslik halinde yönetilmiştir.
Parçaların sayıları ve sınırları durmadan değişmiştir. Herbiri bir önek takılarak Ermenistan olarak tanımlanan o kadar çok bölge ile karşılaşırsınız ki, bu adın sadece coğrafi bir kavram olarak işlev gördüğü, hiç bir etnik veya poitik anlam taşımadığı kanaatine varırsınız. Zaten bu adı taşıyan bölgeler arasında etnik veya politik bir dayanışma da göremezsiniz.
Kısacası Ermenistan tarihi boyunca hemen hep çok-merkezli, çok milliyetli, çok dilli ve kültürlü gevşek bir ‘birlik’ (?) görünümü sunar. Kendi içinde hep ihtilaflıdır. Prenslikler ve evler arasında çarpışmalar eksik olmaz. Nadiren sağlanan birlikler uzun sürmez. Kendi içindeki benzemezlik, başkalık ve bölünmüşlük onun kendi coğrafyasında bağımsız bir faktör haline gelmesine, bölgede öncü bir rol oynamasına izin vermez. Dahası kolay istila edilen, istiacılara karşı güçlü bir direnç gösteremeyen bir konuma düşürür. Bu öylesine dikkat çeken bir zaaftır ki, Ermenistan tarihini ciddi olarak inceleyenler bu ülkenin birliğini ve direncini kıran faktörler üzerinde düşünmeden edemezler.
Ünlü coğrafyacı Strabo, Pontus başkenti Amasya’dandı. Komşu Ermenistan’ı çok iyi tanıyordu. Bu nedenle onun anlatımını ciddiye almak gerekir.
Strabo’ya göre Ermenistan eskiden küçük bir ülkeydi. Onu genişleten Makedon kralı Antiochus’un satrapları Zareh (Zariadris) ile oğlu Artaşes (Artok) oldular. Bu ikiliyi takiben de Büyük Tigran (İkinci Tigran) Ermenistan’ı bir imparatorluğa dönüştürerek maksimum sınırlarına vardırdı. Strabo’ya göre Büyük Tigran (95-69 M.Ö), Zareh ve Artaşes soyundandı. Yani o da Birinci Tigran gibi Orontes soyluydu.
Kendi tarih çalışmamda ben, kaynakların ‘Ermeni’ olduklarını söylediği Orontesler’in gerçekte Gilan orijinli olduklarını, Gilani-Deylemi asıllı oldukları sonucuna varıyorum.
Strabo’ya göre aşağıdaki topraklar Zariadris ile onun oğlu Artaşes (Artaxias) tarafından zaptedildiler (Strabo, bu ikilinin fetihlerine ‘Ermeni fetihleri’ diyor; yani bu baba-oğulu Ermeni olarak tanımlıyor):
Ermeniler, Strabo’nun yazdığına göre,
* Azerbaycan’ı Medler’den aldılar.
* Tayk, İspir (Sper), Kığı (Chorzene) ve Gogarene’yi Gürcüler (İberler)’den feth ettiler.
*Erzurum (Carenitis/Karenitis) ve Derxene (Xerxene)’yi Haldiler (Chalybe) ve Mossynoeci’lerden aldılar.
*Akilisene ve Anti-Toros civarındaki toprakları Cataonlar’dan aldılar.
*Taron/Daron bölgesini (Muş, Ahlat ve Bitlis bölgesi) Süryaniler’den aldılar.

Yukarıda sözü edilen ilhaklardan Tayk ve İspir, Tzanlar (Eski Dersimliler, Mamakanlar)’ın çok eski yerleşmeleri ve irsi topraklarıdır. Derxene (Xerxene), Tzanika’nın diğer bir adıdır. Başka deyişle tarihi Dersim’e tekabül etmektedir.
Dolayısıyla Strabo’nun dedikleri belge niteliğindedir.
Onun yazdıkları Dersimliler’in Ermenistan’ı veya bir parçasını istila ve işgal ettiğini sanan cühela takımını tekzip etmekte, dahası bu iddiaların tam tersinin doğru olduğunu apaçık ortaya koymaktadır.
Strabo’nun sözleri Dersim coğrafyasının (Tzan ve Mamakan topraklarının) Ermenistan’a M.Ö. 200 veya 190 yılı sonrasında Zariadris ile Artaşes tarafından dahil edildiklerine işaret ederler. Sofene kıralı Zariadris, Acilisene ve Odomantis’in de egemenidir. Fethedilen bu toprakların ‘Ermeni’ olarak anılışı gerçekte bu tarihten sonradır. Büyük Tigran döneminde Dersim’in statüsü pekişir. Özellikle bu tarihten sonra Dersim artık Ermenistan’ın bir parçası haline gelmiştir.
Strabo, Ermenistan birliğini ilk kez Zariadris ile oğlu Artaşes’in kurduğunu, İkinci Tigran’ın ise bu birliği pekiştirdiğini yazmaktadır. Roma hakimiyetine öngelen evredir bu.
İkinci Tigran (Büyük Tigran) dönemi önemlidir. İkinci Tigran, Artaşes hanedanlığının en ünlü yöneticisiydi. İlk kez onun zamanındadır ki, Ermenistan adı verilen coğrafyadaki tüm bölgeler ve prenslikler zor yoluyla birleştirilir. Başka toprakların da fethi ve ilhakıyla Ermenistan bir imparatorluğa dönüştürülür.
Böylece Urartu sonrasında bu coğrafya aslında sadece bir kez, Büyük Tigran zamanında, tek bir yönetim altında birleştirilebilir (95-67/9 M.Ö). Ermenistan adını alan toprakların yönetsel/politik birliği Urartu sonrasında ilk kez bu sırada kurulabilir. Ancak bu tarihten itibarendir ki, Ermenistan adı coğrafi bir ad olarak geniş kabul görmeye başlar, kavram olarak içerik ve anlam kazanır.
Bugün bir cins milliyetçi imparatorluk günlerini düşleyip ‘Ermeni’lik adına Urartu’nun veya İkinci Tigran’ın mirasını talep ededursun, Tigran sonrası çağlarda politik koşullar ve dengeler hızla değişir. Tigran zamanında kısa bir süre için politik bir önem kazanan Ermenistan sonraki asırlarda bu önemini yitirir. Birbiri ardısıra yükselen etrafındaki daha büyük ve güçlü komşuları tarafından sık sık müdahale edilen, sınırları durmadan değiştirilen sıradan bir tampon devlet konumuna düşürülür.
Böylece Tigran döneminin sınırları da, terminolojisi de sonraki çağlarda fiilen geçersizleşir. Bu terminoloji değişen koşullar ve dengelerle giderek daha çok aykırılık içine düşer. Bu aykırılığa rağmen eski sınırlarıyla Ermenistan kavramı Tigran döneminin terminolojisi olarak sonraki asırlarda da korunur. Ama sadece bir terminoloji olarak.
KIRMANC VE KIRMANCİYE TERİMLERİ
Özetle Eski Dersim (Tzanika, Çanestan), Zariadris ve Artaşes döneminin fetihlerinden itibaren, başka deyişle Makedonlar çağından beri ismen bile olsa artık Ermenistan’ın bir parçasıdır. Büyük Tigran döneminde daha da pekiştirilen bu durum sonraki asırlarda süreklilik kazanır.
Dersim geleneğindeki Kırmanc ve Kırmanciye kavramlarının anlam ve içerik kazanması bence bu tarihten sonradır.
Önceki yazılarımda da söylediğim gibi, Dersim geleneğindeki Kırmanciye kavramı sözcüğün geniş anlamında tarihi Ermenistan’a karşılık düşüyor. Başkalarının Ermenistan dediğine Dersim geleneği Kırmanciye olarak referans veriyor. Benim Kırmanciye teriminden anladığım budur. Kırmanc sözcüğü ise geniş anlamda bu coğrafyaya aidiyeti, başka deyişle belirli bir etnik gruba referans olmaktan çok Kırmanciyeli veya Ermenistanlı olmayı ifade eder gibidir.
Kendi geleneğimizin terminolojisini esas almamız, yazımda ve anlatımda bu terminolojiyi eksene koymamız gerektiğine inanıyorum. O nedenle bu dizinin sonraki bölümlerinde Ermenistan yerine sözcüğün geniş anlamında Kırmanciye terimini tercih edeceğim. Okuyucudan bu noktaya özellikle dikkat etmesini talep ediyorum.

SEYFİ CENGİZ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder