PAVLAKİLER
Dersim antikçağının ekseninde özne olarak Khal Mem-Khal Ferat tabakası
vardır. Bu ikilinin tarihi elbette ki ortaçağlarda da sürer. Ek olarak
Pavlakiler girer devreye. Ortaçağ Dersim tarihi Pavlakiler’le başlar, daha
ilerde değineceğim Şah Hasan-Seyit tabakasının önderliği altında devam eder.
Arap ve Selçuklu istilaları arasındaki dönemin Dersim tarihinde en dikkate
değer olgu Pavlakiler’dir.
İran dini Zerdüştlük içindeki iç kavgalardan üçüncü yüzyılda Manes, beşinci
yüzyılda ise Mezdek hareketleri doğdular. Zerdüştçü Sasani yönetimleri
tarafından acımasızca bastırılan bu hareketlerin doktrinleri Arap/İslam
peryodunda Ghulat adı verilen ve İslam içinden çıksa da İslam-dışı görülen
aşırı Şii görüşlerle karıştılar. Eba Müslim, El Mukanna, Babek, Abdullah
Qaddah, Hallacı Mansur, Hamdan Karmat, Hasan-ı Sabbah, Baba İshak, Fazlullah
Hurufi ve Nesimi gibi ünlü kişiliklerin mensup olduğu sektler için şu ya da bu
ölçüde ilham kaynağı oldular.
Manesçi propaganda daha doğduğu üçüncü yüzyılda Roma imparatorluğunda
korkulan bir güce dönüşmüştü. Bu yüzyılın sonlarında Roma imparatorlarının
Manesçilere karşı fermanlar yayınladıkları bilinen bir şeydir. Bu fermanlarda
Manesçiler’in ve Manesçiliğin İrani orijinine özellikle dikkat çekilir.
Ermenistan‘da ve Bizans’ta Hiristiyanlığın devlet dini olarak benimsenmesi bu
tarihten çok sonradır. Bu seçimde Manesçi tehdidin büyük rolü vardı. Nitekim
dördüncü yüzyılda Ermenistan ve Bizans’ta Hiristiyanlık devlet dini olarak
benimsendiğinde Manesçi ve Mezdekçi güçlü bir muhalefetle karşılaştı.
Manesçiliğe karşı mücadelede Hiristiyanlıktan yararlanıldı.
Böylece dördüncü yüzyıldan itibaren Roma imparatorluğunda Manesçilik ve
Hiristiyanlık karşı karşıya geldiler. Kendi çağının bazı kaynakları Manesçiliği
Hiristiyanlık içinde bir öğreti gibi görmekle birlikte, resmi Hiristiyanlık onu
büyük bir tehdit ve düşman olarak lanse ediyordu.
Pavlakilik, üçüncü yüzyılda doğan Manesçi akımın bir devamıydı. Başka
deyişle Manesçiliğin asırlarca sonra Pavlakilik adı altında bir yeniden
dirilişiydi. Onun gibi Pavlakilik de kendisini bir tür Hiristiyanlık gibi
tanıtmış, Ermenistan ve Bizans’ta devlet dini olarak benimsenen Hiristiyanlığın
revize edilmiş bu resmi versiyonuna karşı erken Hiristiyanlığın ilkelerine
dönüşü savunmuştur.
Az önce de işaret ettiğimiz gibi, Arap ve Selçuk istilaları arasındaki
dönemin Dersim tarihi bakımından Pavlaki hareketi önemlidir.
Pavlakiler’in kendilerine göre bu hareketin gerçek kurucusu Mamekiyeli
Constantine (Constantine Mananalı) idi. Yedinci yüzyılda yaşadığı ve sonraları
Silvanus adını aldığı söylenir. Manes-Mezdek hareketinin bir devamı da olsa,
O’nun faaliyeti Pavlaki hareketinin gerçek başlangıcı olarak alınabilir.
Kendisi ve yandaşları Bizans tarafından Manes’in görüşlerini paylaşmakla,
Manesçi olmakla suçlanıyor ve bu yüzden cezalandırılıyorlardı.
Onun faaliyeti Med istilasından beri İrani etki altındaki Kırmanciye,
Kapadokya ve Pontus’ta yoğunlaşır. Bizans imparatorları Konstans II (641-668)
ve Constantine IV (668-685) dönemlerine rastlıyor bu. Başka deyişle Arap/İslam
istilası sıralarına denk düşüyor. Karargah olarak o tarihte Pontus’a dahil
Colonia (Koyulhisar, Konak, Kara Hisar) çevresini seçer. Bu bölgelerdeki eski
Manesçiler onun etrafında toplanır. Mananalı (Doğu Dersim) ve Divriği
(Daranali, Batı Dersim) de Pavlakiler’in esas üsleri arasındadır. Bizans’ın bu
doğu sınırları üzerinde önemli bir güce dönüştüler. Onların Malazgirt ve
çevresinde üstlenen bir kolu ise Tondrakiler diye biliniyordu. Pavlakiler,
zamanla Kapadokya, Pontus, Lycaonia ve Frigya gibi bölgelerde, Bizans
sürgünleri sonucunda Bizans‘ın kendisinde ve Balkan ülkelerinde de varoldular.
Pavlaki doktrinler buradan da İtalya ve Fransa‘ya taşındılar.
Resmi Hiristiyanlığın ve Ermenistan kilisesinin gücünü zayıflatan Arap-İslam
istilası sırasında ve sonrasında genelde muhalif ve isyancı sektler, özelde
Pavlakiler gelişme ortamı bulurlar. Pavlakiler‘e El-Bailikani (El-Bayalika)
dedikleri kayddedilen Araplar, Mamekiyeli Silvanus’un faaliyetlerine hoşgörü
gösterir, Bizans’a karşı mücadelesinde ona destek verirler.
Silvanus kendi karargahı Colonia ve çevresine yönelik bir Bizans (Yunan)
kırımında öldürüldü.
Malatya ve Erzurum, Araplar ile Bizans arasındaki en stratejik sınır
kentleriydi. Pavlakiler bu kentlerde oldukça yoğundu. Bizans imparatoru
Constantine V, 750‘lerde yaptığı Kırmanciye (Ermenistan) seferi sırasında bu
kentlerdeki Pavlakileri kitlesel halde İstanbul ve Trakya’ya iskan ettirdi.
Sekizinci yüzyıldaki bu sürgünle birliktedir ki Pavlaki görüşler ilkin Balkanlar’a,
oradan da Avrupa’nın diğer ülkelerine taşındılar. Onuncu yüzyılda özellikle
Bulgaristan’da Bogomil adında bir rahibin öncülüğünde güçlü bir harekete
dönüştüler.
Bizans-Arap sınır boyunda yoğunlaşan Pavlakiler tehlikeli dinsel muhalifler
olarak görüldükleri için sık sık Bizans tarafından cezalandırıldılar, tedip,
tenkil ve tehcir operasyonlarına maruz kaldılar. Özellikle Theophilus (829-842)
ve eşi Theodora altında daha önce benzeri görülmemiş bir kırımdan geçirildiler.
İmparatoriçe Theodora’nın zamanında dağlarda 100 bin civarında Pavlaki’nin
katledildiği, esirlerin kılıçla biçildiği veya çarmıha gerildiği söylenir.
Yunanlılar’ın birbirini izleyen bu Pavlaki kırımları sürecinde, özellikle
845-890 tarihleri arasında Pavlakiler bir varlık yokluk kavgası verdiler.
830‘lu veya 40‘lı yıllarda Carbeas liderliğinde patlak veren Pavlaki isyanı
Yunan kırımlarına bir tepkiydi. Bu kırımlar nedeniyledir ki, daha önce Bizans
savunmasında görev yapan Pavlaki inançtan Carbeas, anti-Hiristiyan olarak
tanımladığı Bizans yönetimini tanımadığını ilan ederek beş-bin kadar yandaşıyla
birlikte ayaklandı. Ardından menakıblarda kendisinden Malatya’nın Abbasi emiri
veya generali olarak sıkça sözedilen Omar’a sığındı (845/846?).
Malatya emiri Omar, Pavlaki lider Karbeas’ı zamanın Abbasi halifesi ile
tanıştırır. Aralarında Bizans’a karşı sıkı bir ittifak oluşur. Bunu olanaklı
kılan Bizans’ın imha siyaseti, acımasız Pavlaki kırımıydı.
Pavlakiler, bu sıralarda kendilerine ait Arguvan (Akçadağ-Doğanşehir),
Divriği (Tephrike) ve Amara (Emerli) kentlerinde üstlenir, bu bölgedeki dağları
Bizans’a karşı bir intikam üssüne çevirirler. Karbeas döneminde Pavlakiler
Divriği çevresindeki dağlarda, Malatya’dan Tarsus’a kadarki Bizans-Arap sınır
koridoruyla örtüşen Avasım adıyla bilinen eyalette bir tür otonom devlete
dönüşürler. Bu statülerini 830‘lardan 870‘lere kadar korurlar. Arguvan, Divriği
ve Amara kentlerinin General Omar’ın desteğiyle Karbeas tarafından kuruldukları
söylenir.
Bu dönemde Karbeas, hep Abbasiler‘in Malatya emiri Omar (ölm. 863/864),
Tarsus (Antakya) emiri Cafer bin Dinar ve bir diğer Abbasi kumandanı olan Ali
ibn Yahya (ölm. 863) ile birliktedir. Onlarla beraber Bizans üzerine seferlere
katılır. Bizans’ın Pavlakiler’e yönelik Samosata (Hısn-ı Mansur) ve Divriği
kuşatması sırasında onların desteğiyle imparator Michael III’ü ağır bir
yenilgiye uğratır (859). Sonraları adı geçen Abbasi emirleri ile birlikte Tokat
(Dazmana, Dazimon), Sinop ve Samsun (Amisus)‘da Bizans’la çetin muharebeler
yapar, Ankara üzerine, hatta daha batıya yürürler. General Omar, bu sefer
sırasında Pason adlı yerde sürpriz bir Bizans saldırısında öldürülür (Battal
Gazi’nin öldürüldüğü rivayet edilen yerle kıyaslayın). Hemen hepsi ile sözlü
geleneklerde ve şecerelerde karşılaştığımız burdaki isimlerin izleri özellikle
Battal Gazi öykülerinde, Danişmendname, Saltukname ve Veli Baba şeceresinde
rahatlıkla görülebilir.
860‘ların ortalarından itibaren insiyatif Bizans’a geçer.
Carbeas’tan sonraki Pavlaki lider Chrysocheirus adında biridir. Basil I
döneminde (867-886) Abbasi kuvvetlerinin de katıldığı bir seferde Bizans’ın
kalbine (İstanbul) dek girer, Efes’i işgal eder. Böylece Pavlakiler Bizans
içlerine kadar sızarlar. Ardından Bizans misillemesi gelir. Divriği kuşatılır,
Pavlaki ülkesi yakılıp yıkılır. Basil I, başkent İstanbul’a Pavlaki lider
Chryocheir’in bedeninden ayrılmış başı ile döner (872/875).
Bu tarihten sonra Pavlaki gücü kırılır. Ama direnişleri sürer. 932-962
yılları arasında Bizans’a karşı mücadeleyi bu kez Hamdaniler’le ittifak halinde
yürütürler.
970‘lerin başında Çemişgezekli Bizans imparatoru John Zimisces (969-976),
çok büyük bir Pavlaki nüfusu “Chalybian“ dağlarından (Haldiya, Tzanika, Eski
Dersim) alıp Trakya’ya iskan ettirdi. Trakya’ya yerleştirilen bu Pavlaki
kolonilerinden The Alexiad adlı kitabında Anna Comnena da sözetmektedir.
Kaynaklara göre bu sürgünün esas nedeni onların Araplar’la ittifakının
oluşturduğu tehditti.
Ama bu sürgünler Bizans için istenen sonuçları üretmediği gibi, Bogomolizm
adı altında bilinen Balkan Pavlakiliğini doğurdu. Bulgaristan, Arnavutluk,
Sırbistan, Dalmatya, Hırvatistan, Bosna-Hersek ve çevresinde 14‘üncü yüzyıl
başında Pavlakilik henüz canlıydı. Sonraları İslamlaştırılsa da Bosna kilisesi
Osmanlı hakimiyetinin başlarında Pavlaki (Bogomil) bir kimliğe sahipti. Gibon,
18‘inci yüzyıl sonunda bile Trakya’da Heamus Dağı ve vadilerinde Yunan ve Türk
baskısı altında tutulan bir Pavlaki kolonisinden sözetmektedir.
Sonraları Babailer’le karışan ve onların öncelleri olan Pavlakiler,
Dersim’in eski halk tabakasıyla ilişkilidirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder